Dr. Eda Evlioğlu Gezer
ORCID: 0000-0003-0926-964X
eevlioglu@gmail.com
ISBN: 978-605-71074-1-1 
Yayın Tarihi: 05.08.2024
Doi: 10.5281/zenodo.13219960

Belgesel filmleri kurmaca filmlerden keskin çizgilerle ayırt etmek oldukça zordur. Çünkü kimi kurmaca filmler amatör oyuncu kullanımı, stüdyo dışı mekanlarda çekim, doğal ışık kullanımı gibi belgesel filme has teknikleri gerçekçiliği yakalamak için kullanırken; kimi belgesel filmler de profesyonel oyuncu kullanımı, canlandırma, senaryo, üst ses anlatıcı gibi kurmaca filmlere has teknikleri kullanmaktadır. Fakat yine de bir film izlediğimizde bunun belgesel mi kurmaca mı olduğunu belgeselin anlatım imkanları ve konusuna bakarak anlayabiliriz. Diğer yandan belgesel filmler de kendi içinde farklı anlatımlara, meselesini farklı ifade etme biçimlerine sahiptir. Kimisi konusuna dışarıdan nesnel olarak bakarken, kimisi de yönetmenin oldukça öznel bir tavırla meselesinin içine girerek izleyiciye aktardığını görürüz. Kimisinde ise sanki duvarda duran bir sinek olayları izliyormuş gibi bir anlatı tavrı kendini gösterir. Bütün bu anlatım farklılıklarına belgesel filmin farklı biçemleri yön vermektedir. Şimdiye kadar ayırt edilebilen altı farklı belgesel biçemi mevcuttur. Belgesel biçemleri belgesel türleri olarak görülmemeli, daha çok belgesel filmin sorunsalını anlatırken takındığı tavır olarak düşünülmelidir. Belgesel filmin sorunsalının anlatılış biçemi esasen belgesel yönetmeninin sesinin filmde duyulur olduğu yerdir. Bu, yönetmenin eserinde kendisini gösteren dünya görüşü ve hatta yönetmenin imzasıdır. Biçemler belgesel filmin omurgasını oluşturur.

Bill Nichols “Belgesel Sinemaya Giriş” kitabında altı farklı belgesel biçemini anlatır. Ona göre biçemler, bir üslup olarak da kabul edilebilir ve yönetmen-izleyici arasındaki iletişim biçimini belirlemektedir. Nichols’ün ileri sürdüğü biçemler: Açıklayıcı biçem, şiirsel biçem, gözlemci biçem, katılımcı biçem, dönüşlü biçem ve edimsel biçemden oluşmaktadır (Nichols, 2017, s. 176-190). Bu altı biçem yönetmenlere meselesini nasıl anlatacaklarına ilişkin bir bağlam oluşturarak öneride bulunur (Nichols, 2017, s. 100). Bu bakımdan gerek belgesel izleyicileri gerekse belgesel yönetmenlerine yol göstermesi açısından bu altı biçemi biraz daha detaylı açıklamak yerinde olacaktır.

1.Açıklayıcı Biçem

Açıklayıcı biçem içinde bulunduğumuz dünyayı estetik ve şiirsel bir yöntemle anlatmak yerine sorunsalını retorik bir yöntemle anlatmayı tercih etmektedir. Bu biçemde genellikle bir üst ses (voice over) anlatıcı, izleyiciye doğrudan seslenmekte ve meselesiyle ilgili savlar öne sürerek onları ikna etmeye çalışmaktadır. Her şeyi bilen açıklayıcı bir üst sesin anlatımı en çok bilinen ve en eski belgesel biçemidir (Bruzzi, 2006, s. 47). Bu üst ses anlatıcı genellikle izleyici tarafından duyulur ama görünmez. Bu bakımdan, anlatıcı ‘Tanrı’nın Sesi’ anlatımını benimsemektedir. Kimi açıklayıcı biçem belgesel filmlerde ise anlatıcının görüldüğü bir üslup benimsenir, bunlar ‘otoritenin sesi’ anlatımını kullanır. Bazen de belgesel yönetmenleri anlatıcı olarak kendi seslerini kullanırlar. Bu kullanım da açıklayıcı biçemi daha öznel bir noktaya taşımaya yardımcı olur. Açıklayıcı belgesel biçem daha çok sözel anlatıma dayalı bir bilgilendirme filmi izlenimi verir ve bu haliyle fotoğrafların altındaki bilgilendirici yazıları çağrıştırır. Görüntüler üst sesin söylediklerini kanıtlar nitelikte seçilir ve devamlılık kurgusuna riayet edilmez (Nichols, 2017, s. 185-189).

2.Şiirsel Biçem

Şiirsel belgesellerin avangard sinema ve deneysel sinemayla çok fazla ortak yönü vardır. 20. Yüzyılın başlarında oldukça yaygın olarak kullanılmış olan şiirsel biçem parçalı oluşu, duygusal yapısı, anlam bütünlüğünün önemsenmeyişi ve belirsizlik özellikleriyle modern avangard sanatla benzerlik göstermektedir (Natusch & Hawkins, 2014, s. 105). Yönetmen devamlılık kurgusuna uymadan, bizatihi film biçimine odaklanarak izleyicilerde belli bir takım duygu ve etkileşimlerin yaratılması için imajlar, sesler ve montaja dayalı bir eser ortaya çıkartmaya çalışır. Genellikle izleyicide belirli çağrışımlar oluşturmak üzere sinematografik ögeleri kullanır. Örneğin Joris Ivens’ın “Yağmur” filminde yönetmen Amsterdam’da bir yaz yağmurunun izlenimlerini seyirciye çağrıştırmaya çabalamıştır (Nichols, 2017, s. 179-183). Şiirsel biçem açıklayıcı biçemden farklı olarak savlar ortaya koyarak izleyiciyi iknaya çalışmak yerine izleyicide oluşturulan etkiye, üsluba ve ruh haline odaklanır.

3.Gözlemci Biçem

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren 16 mm kameraların ve portatif ses kayıt cihazlarının üretilmeye başlanması kameramanın ve yönetmenin konusunun etrafında rahatça dolaşabilmesine sebep olmuş ve ortaya farklı bir üslubu çıkartmıştır: Gözlemci biçem. Bu teknolojik yenilikler sayesinde dönemin birçok yönetmeni hayatı olduğu gibi gözlemlemeye ve kayda almaya başlamıştır. Gözlemci biçemde genellikle görüntüyü tamamlayan bir müzik veya üst ses kullanımı ve hatta röportajlar dahi yoktur. ‘Gördüğümüz şey gerçekleşmekte olanın ta kendisidir’ düsturunu benimser. Örneğin 1968 yılında Frederick Wiseman tarafından yapılan ‘Lise’ (High School) filmi, bir lisenin bir günü boyunca yapılan çekimleri ve görüntüleri göstermektedir. Gözlemci biçeme bir diğer örnek Robert Drew tarafından 1962 yılında yapılan ‘Sandalye’ (The Chair) filmidir (Nichols, 2017, s. 191-197). Film bir idam mahkumunun son gününü izleyice göstermektedir.

4.Katılımcı Biçem

Katılımcı biçemde, gözlemci biçemden farklı olarak yönetmen konusunu belli etmeden gözlemlemek yerine kamerasının önündeki karakterler ve dünyayla etkileşim kurar. Onlara sorular sorar, röportajlar yapar. Yönetmen kameranın önündedir, izleyici tarafından görünür ve duyulur. Yönetmen kamera önünde konusuyla sohbet halindedir. Bu anlatı üslubu seyirciyi de olayların içine yönetmenle birlikte dahil etme potansiyeline sahiptir. Katılımcı biçem izleyiciye olayların içinde bulunmanın yönetmen için nasıl bir şey olduğunu deneyimleme imkânı sunar. Katılımcı biçeme örnek olarak Alan Berliner’in 1996 yılında yaptığı ‘Kimseyi İlgilendirmez’ (Nobody’s Bussiness) filmi verilebilir (Nichols, 2017, s. 198-201). Yönetmen Berliner bu filmde çocuklarına karşı ilgisiz babasının hikayesini anlatmıştır.

5.Dönüşlü Biçem

Dönüşlü biçem kendi içine dönen bir üsluba sahiptir. Diğer biçemlerde belgesel dünyayı anlatmak için görünmez olurken, dönüşlü biçemde belgesel ve belgeseli yapan ekip görünür olmaktadır. Bu etki biraz da Dziga Vertov’un ‘Kameralı Adam’ filminde Vertov’un kurgucusu eşi Elizaveta Svilova’nın kurgu masasında görünmesi etkisi gibidir. Belgesel filmi çeken ekip de zaman zaman kamera önünde yer alır. Bu üslup belgeselde görmekte olduğumuz gerçekliğin bir ekip tarafından ve belli tekniklerle inşa edildiği izlenimini izleyicide yaratır (Nichols, 2017, s. 213-218). Dönüşlü biçem ayrıca etnografik belgesel türünün vazgeçilmez unsuru olan yönetmenin ve ekibin kamera önünde görünmesi ilkesini kullanmaktadır. 

6.Edimsel Biçem

Edimsel biçem dünyayı anlamanın ve öznel ifadenin modern sonrası farklı bir boyutundan istifade ederek sorunsalını anlatma yoluna gider. Edimsel belgesel filmlerde yönetmen toplumsal bir meseleyi anlatırken, kendisi de bu sorunun öznesidir. İzleyiciyle “biz size bizi ve bizim sorunlarımızı anlatıyoruz” diyerek etkileşime girer (Nichols, 2017, s. 219-221). Bu biçem daha çok postmodernite ile birlikte toplum tarafından marjinalleştirilmiş grupların seslerini daha yüksek tonda daha özgür bir biçimde duyurabilme imkanlarıyla ortaya çıkmış bir belgesel yapma biçimidir.

Bill Nichols’ün kitabında ortaya koyduğu belgesel film biçemleri bütün belgesel yapma yöntemlerini kabul edilmelidir ki kapsayamaz. Bu biçemler yönetmenlere meselelerini anlatmada bir iskelet, bir yol sunması bakımından değerlendirilmelidir. Belgesel sinema bir sanat disiplinidir ve her sanat disiplini gibi sürekli değişen ve dönüşen yeni anlatım yolları bulur, bulacaktır. 

Anahtar Kelimeler: Belgesel Biçemleri, Belgesel, Tür.

Kaynakça

Bruzzi, S. (2006). New Documentary. London: Routledge.

Natusch, B., & Hawkins, B. (2014). “Mapping Nichols’ Modes in Documentary Film – Ai Weiwei: Never Sorry and Helvetica”.  The IAFOR Journal of Media, Communication and Film.

Nichols, B. (2017). Belgesel Sinemaya Giriş. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları