Doç. Dr. Serdar Gezer
ORCID: 0000-0002-0366-6604
Süleyman Demirel Üniversitesi
serdar.gezer@outlook.com
ISBN: 978-605-71074-1-1 
Yayın Tarihi: 15.07.2024
Doi: 10.5281/zenodo.12743254

Dijital sinema kavramı sinema filmlerinin üretim (çekim ve montaj), dağıtım ve gösteriminin dijital formda yapılması olarak tanımlanmaktadır. Kavram, filmlerin dijital kameralarla çekilmesi, dijital aygıtlar (çoğunlukla montaj bilgisayarları) kullanılarak kurgulanması ve dijital olarak dağıtım ve gösteriminin yapılmasını ima etmektedir (Swartz, 2004, s. 2). Bu anlamda sinema ile ilgili dört önemli alanın dijital olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Dijital sinema hem bağımsız filmlerin hem de Hollywood filmlerinin üretim ve dağıtımına, diğer bir ifadeyle küçük el kameralarıyla çekilen nispeten ucuz yapımlardan, en gelişmiş teknolojilerle yapılan büyük bütçeli efekt yüklü filmlere kadar her şeyi kapsayabilen bir kavramdır (McKernan, 2005, s. 12).

Dijital sinema, Lumiere Kardeşlerin icadından bu yana sinema alanında büyük bir devrim niteliğindedir. Dijital sinema devriminin George Lucas’ın Star Wars (1977) filminde ilk kez bilgisayarlı hareket kontrolü ve yeni ses efekti tekniklerini kullanması ile başladığı söylenebilir. 1982’de Lucas Film şirketi, ilk doğrusal olmayan (non-lineer) video düzenleme sistemlerinden biri olan EditDroid’i ve ilk ses düzenleme sistemi olan SoundDroid’i geliştirmiştir. George Lucas aynı zamanda bilgisayarda üretilen imajlar (CGI) ile yapılan uzun metrajlı filmlere öncülük eden Pixar’ın da orijinal kurucusudur (McKernan, 2005, s. 27). Dijital sinemanın öncüsü George Lucas, “Yıldız Savaşları Bölüm II: Klonların Saldırısı”nı, Sony-Panavision HDW-F900 kamerayla çektiği bilinmektedir. Lucas’ın analog film yerine dijital teknolojiyi kullanması ona hem maddi açıdan hem de zaman açısından fayda sağlamıştır. Dijital ses ilk kez 1980’lerin ortalarında tanıtılmıştır ve ilk dijital video kaydedici (VTR) 1989 yılında piyasada yerini almıştır. 1990’ların başlarında teknolojik gelişmeler hızla gerçekleşmiş, dijital doğrusal olmayan kurgu ve dijital özel efektler piyasada kullanılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeler Hollywood’da dijital özel efekt şirketlerinin kurulmasını sağlamış ve bu yapım şirketleri daha önce görülmemiş bir görüntü kalitesinde ve hızlı bir sürede uzay canavarları, dinozorlar, depremler, kasırgalar, yangınlar ve diğer doğal felaketleri hem maddi açıdan hem zaman açısında daha ekonomik bir biçimde üretir hale gelmişlerdir (Svanberg, 2004, s. 17).

Sinemada dijital teknoloji kullanımının avantajları ve dezavantajları

Öncelikli olarak sinemada dijitalleşmenin avantajlarından bahsetmek gerekmektedir. Dijital sinemanın avantajları dört ana başlıkta ortaya koyulabilir.

Avantajlar:

  1. Kopyalama özelliği: Dijital teknolojiler her kopyanın bir önceki versiyonun mükemmel bir klonu olarak üretilmesine olanak tanımaktadır. Herhangi bir bozulma olmadan bir kopya elde edilebilir. Dijitale has bu özellik analog medyada bulunmamaktadır.
  2. Değiştirme özelliği: Filmin rengini ve dokusunu değiştirmek analog filme göre çok daha kolaydır. Bununla birlikte özel efektleri ve bilgisayarda üretilen grafikleri (CGI) filmde kullanarak film üzerinde değişiklikler yapmak da mümkündür.
  3. Kontrol özelliği: Dijital teknolojiler dijital dosyaları şifreleyip sonrasında sadece doğru anahtara ve şifreye sahip kişiler tarafından dosyaların açılabilmesine olanak sağlayarak filmlerin güvenli bir şekilde dağıtımının yapılmasına imkân sağlamaktadır.
  4. Teslimat özelliği: Dijital teknoloji, filmlerin dijital dosyalarının dağıtılmasına ve teslimatının yapılmasına imkân tanıdığından, fiziksel olarak film bobinleri veya kutularının taşınmasındaki gerekliliği de ortadan kaldırmıştır. Dijital Sinema, baskıların ve nakliyenin maliyetini büyük ölçüde azaltmıştır. Dağıtım maliyetlerinin azaltılması, dağıtım hattında daha fazla çeşitlilik yaratmaya yardımcı olmuştur (Swartz, 2004, s. 4).

Dezavantajlar:

Diğer yandan dijital sinemanın dezavantajları da dört ana başlıkta ortaya koyulabilir:

  1. Sürekli gelişim göstermesi: Dijital teknolojiler sürekli gelişmekte ve değişmektedir. Bu aslında olumlu bir özellik gibi görünse de üreticilerin her geçen gün yeni ürünleri tanıtıyor ve piyasaya sürüyor olması, yapım şirketlerinde ve nihai kullanıcıda, aldıkları dijital teknolojik ürünlerin hızla modasının geçeceği endişesi yaşamalarına neden olmaktadır.
  2. Pahalılık: Dijital teknolojilere erişim ücretleri kimi zaman oldukça yeksek olabilmektedir. Bununla birlikte dijital teknolojilerin kullanımını bilmek belirli bir deneyimi, eğitimi ve uzmanlığı gerektirmektedir. Herkesin kullanabileceği cihazlar değildir. Bu bakımdan teknolojik aygıtların kullanıcılarına da ulaşmak ve onlarla çalışmak kimi zaman maliyet gerektirebilmektedir.
  3. Karmaşık yapısı: Dijital teknolojilerin sinemada iyi iş görebilmeleri için yazılım ve donanımın sorunsuz bir entegrasyonunu gerekli kılmaktadır. Herhangi bir arıza durumunda görüntünün kaybı söz konusu olabilmektedir. Analog filmde ise bir arıza oluştuğunda filmin tamamını etkileyecek bir kayıp söz konusu olmamaktaydı, fakat dijitalde durum tam tersidir. Bu anlamda dijital film teknolojilerinin analog filme göre daha karmaşık yapıda olduğu söylenebilir.
  4. Geçicilik: Dijital film teknolojilerinde elde edilen veriyi kaydetme formatları değişkenlik göstermektedir. Hali hazırda birbirinden farklı formatlarda veri kaydetme versiyonları mevcuttur. Bununla birlikte verilerin kaydedildiği ortamlar, bozulmalara ve veri kaybına karşı hassastırlar. Küçük bir problemde tüm verinin kaybedilme riskini barındırmaktadırlar (Swartz, 2004, s. 6).

Dijital film teknolojilerinin her ne kadar dezavantajları olsa da gelinen noktada analog film üretiminin yerini tamamıyla dijital teknolojilere bıraktığı görülmektedir. Bununla birlikte yönetmen Spike Lee’nin dediği gibi dijital teknolojiler film yapımını demokratikleşirmiştir. Dijital sinema sayesinde çok daha fazla insan film yapabilir hale gelmiştir. Çünkü analog film yapımına nazaran film maliyetleri daha ulaşılabilir olmuştur. Bu bakımdan bir hikayesi olan sanatçı o hikayesini dijital teknolojileri kullanarak çok daha uygun maliyetlerle hikayesini anlatabilir hale gelmiştir.

Anahtar Kelimeler: Dijital Sinema, Teknoloji, Dijital Sinema Tarihi.

Kaynakça

McKernan, B. (2005). Digital Cinema: The Revolution in Cinematography, Postproduction and Distribution. USA: The McGraw-Hill Companies.

Svanberg, L. (2004). The EDCF Guide to Digital Cinema Production. Oxford: Elsevier.

Swartz, C. S. (2004). Understanding Digital Cinema: A Professional Handbook. Oxford: Elsevier.