Dr. Fatma AKAR
ORCID: 0000-0001-6451-2281
fatmaakar@ibu.edu.tr
ISBN: 978-605-71074-1-1 
Yayın Tarihi: 08.05.2023
Doi: 10.5281/zenodo.7907993

Gündem belirleme teorisine göre medya, izleyicilere tam olarak ne düşüneceklerini söylemese de onlara ne hakkında düşüneceklerini söyler (McCombs ve Shawn, 1972, s. 176; Rill ve Davis, 2008, s. 609; Cohen, 1963, s. 13; Dearing ve Rogers, 1996, s. 8). Gündem belirleme, kitle iletişim araçlarının belirli konuları seçmesi ve bunları sık sık ve belirgin bir şekilde sunmasıdır. Bu şekilde bir sunum, insanların gündeme alınan konuları diğerlerinden daha önemli olarak algılanmasına neden olur (Wu ve Coleman, 2009, s. 776). İnsanlar için kitle iletişim araçları siyasi gelişmelerin ve gerçeklerin birincil kaynaklarıdır (McCombs ve Shawn, 1972, s. 185). İnsanlar kitle iletişim araçları aracılığı ile yalnızca kendilerini ve içinde yaşadıkları toplumu ilgilendiren konuların neler olduğunu öğrenmezler bunun yanı sıra kitle iletişim araçlarının bu konulara verdikleri öncelikten dolayı bir soruna veya olaya ne kadar önem vereceklerini de öğrenirler. Çünkü kitle iletişim araçlarının yoğun bir şekilde sayfalarında ve yayınlarında yer verdiği konular gündemde kalmakta, bu araçların görmezden geldiği konular ise toplum nezdindeki önemini kaybetmektedir (Severin ve Tankard,1992, s. 208).

Gündem belirleme kuramına göre kitle iletişim araçları kendi yayın politikasına ve ideolojisine uygun bir olaya ya da konuya yayınlarında daha fazla yer vererek toplumsal algının bu konu ya da olay üzerinde yoğunlaşmasını sağlar ve böylelikle toplumsal gündemi belirler (Agee, Ault ve Emery, 1985’ten akt. Yaylagül, 2014, s. 79). Bu kurama göre bireyler ne hakkında düşüneceklerini ne hakkında konuşacaklarını medya tarafından gönderilen mesajlarla öğrenmektedirler. Buradan hareketle McQuail (1983) belli bir çıkar grubunun sahip olduğu gündemin siyasal gündemi, izleyici tarafından oluşturulan gündemin medya gündemini ve medya gündemi ise kamu gündemini oluşturduğunu ifade etmektedir.

McCombs ve Shaw gündem belirleme kuramı ile ilgili ilk çalışmayı 1968 yılındaki başkanlık seçimlerinde yapmıştır. Bu çalışmada gündem kurma modelinin kararsız seçmenler üzerindeki etkilerine odaklanılmıştır (Agee, Ault v Emery, 1985’ten akt. Yaylagül, 2014, s. 79). Söz konusu çalışmada kitle iletişim araçlarının kamu gündemini belirlediği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda gündem belirleme hipotezini ortaya koyan McCombs ve Shaw, medya-kamu gündemi ilişkisine gündem belirleme adını vermişlerdir (Dearing ve Rogers, 1996, s.  7). Chapell Hill’de yapılan ve medyanın belirlediği gündemin halk üzerindeki etkilerine odaklanan bu çalışmayla başlayan gündem belirleme, yedi farklı yönü olan geniş bir teoriye dönüşmüştür. (McCombs, Shaw ve Weaver, 2014, s.  782). Bunlar;

  • Temel gündem belirleme; konuların, siyasi figürlerin ve diğer dikkat çeken nesnelerin öne çıkmasıyla ilgili olarak medya gündeminin kamu gündemi üzerindeki etkisi (birinci düzey).
  • Nitelikli gündem belirleme; Medya gündeminin bu nesnelerin niteliklerinin belirginliğine ilişkin kamu gündemi üzerindeki etkisi (ikinci düzey).
  • Ağ gündemi belirleme; ağ bağlantılı medya gündeminin, ağ bağlantılı kamu gündemi üzerindeki etkisi (üçüncü düzey).
  • Medyanın gündemi belirleme gücünü anlamanın merkezinde; her bireyin medya ile karşılaşması sırasında içinde bulunduğu psikolojiyi detaylandıran yönelim ihtiyacı kavramı yer alır (dördüncü düzey).
  • Gündem belirlemenin tutumlar, görüşler ve davranışlar üzerindeki etkilerinin sonuçları (beşinci düzey).
  • Medya gündeminin kökenleri, hakim kültürel ve ideolojik ortamdan haber kaynaklarına, medyanın birbirleri üzerindeki etkisine, gazeteciliğin norm ve rutinlerine ve gazetecilerin bireysel özelliklerine kadar uzanmaktadır (altıncı düzey).
  • Gündem oluşturma, dünyanın tatmin edici bir resmini oluşturmak için medyanın sivil gündemlerini ve değerli referans topluluklarımızı kişisel görüşlerimiz ve deneyimlerimizle birleştirme yöntemimizdir (yedinci düzey).

McCombs ve Shaw’un bu çalışmalarından sonra gündem belirleme ile ilgili yapılan araştırmaların çoğu, medyanın konuları sıralaması ile bu konuların kamuoyu algısındaki sıralaması arasındaki ilişkiye odaklanmıştır (Weaver, McCombs ve Shaw, 2004, s. 257). Kitle iletişim araçları yayın politikalarına göre topladıkları haberleri önem sırasına göre farklı şekillerde konumlandırmaktadırlar. Örneğin gazetede vurgulanmak istenen bir haber ilk sayfada ve manşetten, televizyonda ya da web sitesinde ise önemli görülen ve öne çıkarılmak istenen haber ilk sırada ve daha uzun verilir (Atabek, 1998, s. 157). Şekil 1’de de görüldüğü üzere kitle iletişim araçları tarafından özel ilgi gösterilen konu veya başlıklar belirli bir zaman sonra daha fazla kanıksanacak, izleyici ya da okuyucu tarafından algılanan önemleri artacaktır. Medyanın daha az ilgi gösterdiği konuların ise önemi azalacaktır (McQuail ve Windahl,1997, s. 123).

 

Kaynak: McQuail ve Windahl,1997, s. 123

Medyanın kamu algıları ve eylemleri üzerindeki gücünü kanıtlamaya çalışan bu kurama göre medya haber yazım ve sunum becerilerini kullanarak kamunun ne düşüneceğini ve ne hakkında konuşacağını belirlemektedir. Ancak bu süreç uzun, zor ve karmaşık bir yapıdadır. Medyanın gündem belirleme süreci iki aşamadan oluşmaktadır İlk aşamada, medya kendi gündemini belirlerken ikinci aşamada kamunun gündemini belirlemektedir (Armağan, 2007, s. 71). Gündemi belirleme fırsatı, medyanın baskı grupları ve politikacılar tarafından sunulan mesajlar arasından seçim yapma becerisinden doğar. Ancak bazen medya çeşitli kaynaklardan gelen mesajları bırakarak olayın ya da tartışmanın medya tarafından üretilmiş yeni bir versiyonunu yaratabilir. Medya tarafından oluşturulan bu mesajların toplum üzerindeki etkililik derecesi medyanın gücünü ortaya koyar (Callaghan ve Schnell, 2001, s. 188).

Bu noktada geleneksel medyanın mı yoksa sosyal medyanın mı gündem belirlemede daha etkin olduğunu belirlemek amacıyla yapılan çalışmalardan da söz edilebilir. Şöyle ki Çetin ve Bel (2014, s.  156) tarafından Türkiye’de yapılan çalışmada sosyal medyanın geleneksel medyanın gündemini belirleyip belirlemediği araştırılmış ve söz konusu çalışmada sosyal medyanın geleneksel medyanın gündemini belirlemediği tersine sosyal medya gündeminin geleneksel medyadan hareketle oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak Salman ve arkadaşlarının (2016, s. 617) yaptıkları çalışma ise geleneksel kitle iletişim araçlarının toplum üzerindeki etkileme ve gündemi belirleme gücünü büyük oranda sosyal medyaya bıraktığını belirtmektedir. Bu durumun kitlelere erişim sağlayan; herkesin haber oluşturmasını ve paylaşmasını kolaylaştıran sosyal medyanın yaygınlığından kaynaklandığını ortaya koyan çalışma, özellikle sosyal medyanın tüm dünyada siyasi gündemi belirlemede ön saflarda yer aldığını dile getirmektedir. Aynı çalışmada sosyal medya aracılığıyla paylaşılan haberlerin günün en çok konuşulan konusu haline gelmesinden hareketle, sosyal medyanın bazı araştırmacıların dile getirdiği gibi artık alternatif bir medya olmadığı bilakis ana akım medya haline geldiği belirtilmektedir. Benzer şekilde Demirsoy ve Karakoç (2016, s.  143)’ta son yıllarda geleneksel medya karşısında büyük bir popülarite kazanan sosyal medyanın, üyelerine kişisel alanlar sağlayarak kendi gündemini belirleyebildiğini, diğer sosyal grupların gündemini oluşturabildiğini, hatta ulusal basında çıkan bazı haberlerin sosyal medyada çoktan konuşulup tartışıldığını vurgulamaktadırlar.

Sosyal medya kullanıcılarının çoğu, sosyalleşmek ve kendileri ile ilgili bilgileri paylaşmak için sosyal medya kullanırlar. Bu kullanıcılar genellikle sosyal medya ortamlarında “haber arama” veya “politik paylaşımlar” yapma gibi davranışlar sergilemezler. Ancak kullanıcılar Facebook veya Twitter hesaplarını açtıklarında gündemdeki birçok habere maruz kalırlar. Bakshy. Messing ve Adamic (2015) yaptıkları çalışmada altı aylık bir dönemde sosyal medya paylaşımlarını incelemişlerdir. Analiz sonucunda Facebook’ta paylaşılan öykülerin yüzde 13’ünün ulusal haberler, siyaset veya dünya meselelerini içeren haberler olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, insanlar sosyal medya aracılığıyla tesadüfi haberlere maruz kalıyorsa, sosyal medya kullanıcılara siyasi bilgiler aktarabilir, bu durumun sonucu olarak sosyal medya araçları bir gündem belirleme etkisine sahip olabilirler (Feezell, 2018, s.  484-485). Özellikle Facebook, Twitter vb. sosyal medya araçları artık insanların günlük hayatında önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Akıllı telefonların hızlı bir şekilde insanların günlük yaşamına girmesinden sonra Twitter “top trend listeleri” ile özgün gündemi oluşturabilmektedir (Demirsoy ve Karakoç, 2016, s.  143).

Anahtar Kelimeler: Gündem, Gündem Belirleme, Geleneksel Medya, Sosyal Medya, Toplumsal Algı

Kaynakça

Armağan, A (2007). Ethics in agenda building process in press organizations: A behaviorial approach. Journal Of Social Sciences Of The Turkish World: Bilig, 41, 69-87.

Atabek, N (1998). Gündem belirleme yaklaşımı.  İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 7, 155-174.

Callaghan, K ve Schnell, F (2001). Assessing the democratic debate: How the news media frame elite policy discours. Political Communication, 18, 183-212.

Cohen C. B (1963). The press and foreign policy, USA: Princeton University Press.

Çetin, M ve Bel, A (2014). Geleneksel medya gündeminin belirlenmesinde sosyal medyanın rolü. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 38, 56-73.

Dearing, J.W ve Rogers E.M (1996). Communication concepts 6 agenda-setting. London: Sage Publications.

Demirsoy, A ve Karakoç, E (2016). Contrıbutıon of socıal medıa to agenda settıng approach. Atatürk İletişim Dergisi, 10, 137-146.

Feezell, J.T (2018). Agenda setting through social media: The ımportance of ıncidental news exposure and social filtering in the digital era. SAGE, 71(2), 482-494.

McCombs, M.E ve Shaw D.L (1972). The agenda-setting function of mass media. The Publıc Opinion Quarterly, 36(2), 176-187.

McCombs, M.E ve Shaw D.L ve Weaver, D.H (2014). New directions in agenda-setting theory and research. Mass Communication and Society, 17, 781-802.

McQuil D (1983). The ınfluence and effects of mass media. James Curran, Michael Gurevitch ve Janet Woollacott (Ed.,), Mass Communication and Society, London, Hong-Kong: Open University Press.

McQuil D. ve Windahl S (1997). Kitle iletişim modeller, Ankara: İmge Kitabevi.

Rill, L.A ve Davis C.R (2008). Testing the second level of agenda setting: Effects of news frames on reader-assıgned attrıbutes of hezbollah and ısrail war in lebanon. J&MC Quarterly. 85(3), 609-624.

Salman A, Mustaffa N, Salleh M.A.M ve Ali, M.N.S (2016). Socıal medıa and agenda settıng: Implıcatıons on polıtıcal agenda, Jurnal Komunikasi, Malaysian Journal of Communication, 32(1), 607-623.

Severin, W.J ve Tankard, J.W (1994). İletişim kuramları, Çev. A.A. Bir ve A. Sever. Eskişehir: Kibele Sanat Merkezi.

Weaver, D; McCombs, M ve Shaw, D.L (2004). Agenda-setting research: Issues, attributes and ınfluences. Lynda Lee Kaid (ed.,), Hand Book of Polıtıcal Communıcatıon Research. New Jersey: Lawrence Erlbaum Assocıates, Publıshers.

Wu H.D ve Coleman R (2009). Advancing agenda-setting theory: The comparative strenght and new contıngent condıtıons of the two levels of agenda-setting effectcts. J&MC Quarterly. 86(4), 775-789. https://doi.org/10.1177/107769900908600404

Yaylagül, L (2014). Kitle iletişim kuramları: Egemen ve eleştirel yaklaşımlar. Ankara: Dipnot Yayınları.