Dr. Muhammet Emin SÖZKESEN
ORCID: 0000-0002-0648-9498
muhammet_emin_52300@hotmail.com
ISBN: 978-605-71074-3-5
Yayın Tarihi: 05.07.2025
Doi: 10.5281/zenodo.15815004

Günümüzde web geliştiricileri tarafından tasarlanan algoritmalar, interneti kişiselleştirerek (Prakash, 2016, s. 18321) birçok insanın gündelik deneyimini fark edilenden çok daha fazla etkilemektedir. Kullanıcıların geçmiş web etkinliklerine dayanan bu kişiselleştirme süreci, bireylerin ilgi alanlarına uygun içeriklerle daha sık karşılaşmasını sağlamaktadır. Ancak bu durum, her birey için benzersiz bir bilgi evreni oluşturarak, onların farklı fikir ve bilgilerle karşılaşmasını önemli ölçüde sınırlayabilmektedir. Eli Pariser, bu durumu “filtre balonu” kavramıyla tanımlamıştır (Pariser, 2011). Daha açık bir ifadeyle Pariser, “filtre balonu” kavramını çevrimiçi kişiselleştirmenin bir sonucu olarak bireylerin farklı bakış açılarından ve içeriklerden giderek izole olması ve yalnızca kendi ilgi alanlarına hitap eden bir bilgi balonunun içinde yaşaması şeklindeki olumsuz durumu tanımlamak için ortaya atmıştır (Nguyen vd., 2014, s. 677). Pariser’a göre, filtre balonunun en büyük tehlikesi, bireylerin dünyaya dair nesnel ve kapsamlı bir bakış açısına sahip olduklarını sanmaları, ancak gerçekte kendilerine sunulan sınırlı içeriklerin farkında olmamalarıdır. Bu durum, bazı toplumsal sorunların fark edilmeden görüş alanının dışında kalmasına neden olabilir (Jackson, 2017).

Web kişiselleştirmesi sonucunda ortaya çıkan filtre balonunu anlamak için, bireylerin Facebook gibi platformlarda yalnızca kişiselleştirilmiş haber akışları içerisinde dolaşması (Cisek ve Krakowska, 2018, s. 16) ve bu durumun kullanıcıları sınırlı bir siyasi fikir yelpazesiyle karşı karşıya bırakması (Zuiderveen Borgesius vd., 2016, s. 1) örnek olarak verilebilir. Nitekim, Donald Trump’ın kazandığı 2016 ABD başkanlık kampanyasında, Facebook’u haber kaynağı olarak kullanan muhafazakâr ve liberal seçmenlerin, kişiselleştirilmiş haber akışları sayesinde önceden var olan inançlarının pekişmesi bu olgunun somut bir örneğidir. Bu süreçte Facebook kullanıcıları, karşıt görüşlerden ve güvenilir haber kaynaklarından giderek soyutlanmış, bu da ulusal siyasette kutuplaşmayı derinleştirmiştir (Wong, Levin ve Solon, 2016).

Buraya kadar aktarılanlar, web kişiselleştirmenin kullanıcıları aşırı enformasyon yükünden kurtaran bir avantaj olmaktan ziyade, onlara yalnızca aynı ideolojik eksende içerikler sunarak düşünsel çeşitliliği sınırlandırdığını, bu durumun bireyin ideolojisini yeniden üretirken farklı bakış açılarını tanımasını ve dış dünyayı keşfetmesini engellediğini göstermektedir (Ertürk, 2022, s. 138). Oysa, internet ve sosyal medya araçları ilk ortaya çıktığında, mevcut bakış açılarını, perspektifleri, fikirleri ve görüşleri artırarak çok çeşitli bir bilgi havuzu oluşturacağı öne sürülmüştü. Ancak, filtre balonu tam tersine bilgi çeşitliliğini azaltmakta ve bu durum demokrasi için önemli bir tehdit oluşturmaktadır (Bozdag ve Van Den Hoven, 2015, s. 249). Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için vatandaşların yalnızca kişisel çıkarlarını değil, toplumsal faydayı da göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Bunun için bireylerin, birlikte yaşadıkları dünyaya dair ortak bir görüşe sahip olmaları ve diğer insanların yaşamları, gereksinimleri ve arzularıyla temasa geçmeleri gerekmektedir. Ancak filtre balonları, insanları tam tersine yönlendirerek, yalnızca dar kişisel çıkarlarının var olan tek şey olduğu izlenimini yaratmaktadır. Bu durum, bireylerin çevrimiçi alışverişleri için avantaj sağlasa da toplumsal meseleler üzerine ortak kararlar alabilmelerini zorlaştırarak demokratik süreci olumsuz etkilemektedir (Pariser, 2011). Buradan da anlaşılacağı üzere filtre balonuyla ilgili asıl endişe, insanların alternatif fikirlerin varlığını unutması ve böylece toplumsal uzlaşının önünde bir engel oluşturabilecek katı görüşlere hapsolmalarıdır (Vīķe-Freiberga vd., 2013, s. 27).

Bu sebeple filtre balonları, zıt görüşlerin canlı bir şekilde tartışabileceği kanalları gizlediği veyahut ortadan kaldırdığı için, agonistler ve kapsayıcı siyasal iletişimi savunanlar için bir sorundur. Yapısal eşitsizlikler sebebiyle dezavantajlı konumda olan azınlık gruplarının, seslerini geniş bir kitleye duyurabilmesi için özel bir görünürlüğe ihtiyacı vardır. Fakat, genellikle mevcutta bireylerin katılmış olduğu görüşleri onlara gösteren filtreler, söz konusu bu azınlık seslerini içermemektedir. Eğer filtreler sadece bireyler için ilgili olduğunu düşündükleri içerikleri gösteriyorsa, geniş kitlelere ulaşmanın yolu reklamlar vermek veyahut filtreleri manipüle etmek olacaktır. Bu ise, modern demokrasilerin kapsayıcılık ilkesini ihlal eder, çünkü sadece bu reklamları finanse edebilecek varlığa sahip olanlar veyahut teknolojik olarak yetkin olup algoritmaları kendi lehlerine kullanabilenler kendilerini oldukça geniş bir kitleye duyurabilecektir (Bozdag ve Van Den Hoven, 2015, s. 253-254).

Bu bağlamda, dünyanın gerçekten nasıl göründüğünü bilmek isteyen bireylerin, filtrelerin algılarını nasıl şekillendirdiğini ve çarpıttığını fark etmeleri gerekmektedir (Pariser, 2011). Bu noktada eleştirel medya okuryazarlığı eğitiminin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Anahtar kelimeler: İnternet, Sosyal Medya, Filtre Balonu.

Kaynakça

Bozdag, E. ve Van Den Hoven, J. (2015). Breaking the filter bubble: democracy and design. Ethics and İnformation Technology, 17, 249-265.

Cisek, S. ve Krakowska, M. (2018). The filter bubble: a perspective for information behaviour research. In ISIC 2018 Conference.

Ertürk, H. A. (2022). Yeni Medya Ekseninde İdeolojiyi Anlamak: Filtre Balonları ve Yankı Odaları. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi, 1(2), 137-159.

Jackson, J. (2017). Eli Pariser: Activist whose filter bubble warnings presaged Trump and Brexit. https://www.theguardian.com/media/2017/jan/08/eli-pariser-activist-whose-filter-bubble-warnings-presaged-trump-and-brexit (Erişim tarihi: 15.03.2025).

Nguyen, T. T., Hui, P. M., Harper, F. M., Terveen, L. ve Konstan, J. A. (2014). Exploring the filter bubble: the effect of using recommender systems on content diversity. In Proceedings of the 23rd International Conference on World Wide Web, 677–686

Pariser, E. (2011). The filter bubble: what the internet ıs hiding from you. New York: The Penguin Press.

Prakash, S. (2016). Filter bubble: how to burst your filter bubble. International Journal Of Engineering and Computer Science 5 (10), 18321-18325.

Vīķe-Freiberga, V., Däubler-Gmelin, H., Hammersley, B. ve Maduro, L. M. P. P. (2013). A free and pluralistic media to sustain European democracy. Report, High Level Group on Media Freedom and Media Pluralism. Brussels: European Commission.

Wong, J.C., Levin, S. ve Solon, O. (2016). Bursting the Facebook bubble: we asked voters on the left and right to swap feeds. https://www.theguardian.com/us-news/2016/nov/16/facebook-bias-bubble-us-election-conservative-liberal-news-feed   (Erişim tarihi: 16.03.2025).

Zuiderveen Borgesius, F. J., Trilling, D., Möller, J., Bodó, B., De Vreese, C. H. ve Helberger, N. (2016). Should we worry about filter bubbles? Internet Policy Review, 5(1), 1-16.