Araş. Gör. Dr. Gülseren DİNVAR PEKŞEN
ORCID: 0000-0002-5147-3014
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
gulseren.dinvar@comu.edu.tr
ISBN: 978-605-71074-3-5
Yayın Tarihi: 14.01.2025
Doi: 10.5281/zenodo.14644700
Sinema alanyazını içinde filmlere bütüncül doğa ilkesi ekseninde yeniden bakmak, çağın güncel sorunlarına ilişkin sinemanın araçlarını geçmişte nasıl kullandığını ve günümüzde nasıl kullanmakta olduğunu incelemek, iklim krizinin yaşandığı süreçte önemli bir gereksinim haline gelmiştir. Bu bağlamda ekoeleştirel teorinin bir alt birleşeni olarak kabul edilen ekosinema; evrendeki tüm doğa canlılarına, insan ve insan dışı topluluklar ağının her bir üyesine “eşit değerlilik” ilkesi ile yaklaşan, eleştiri materyali “sinema” olan özel bir alt daldır. Ekoeleştiri: “daha yeşil, tüm ekosistem adına daha adaletli bir dünya düzeninde nasıl yaşanabilir?” sorunu etrafında şekillenen, kültür anlatılarına ekoetik gözlüklerle ve gözlemleme dikkatiyle yaklaşma prensibine dayanan, yeşil okuma pratiğinin hattını belirleyen, eleştirel yönünü ekolojik esaslara dayandıran teoridir (Ingram,2010). Ekosinema ise; sinemanın ekosistemle kurduğu ilişkisel bağları, yeşil üretim-tüketim-dağıtım imkânlarının sinema sektöründe nasıl tesis edilebilineceğine dair bütünsel ekolojiyi benimseyen bir yaklaşımdır. Ekosinema yaklaşımının literatür çalışmaları da ekoeleştirel çalışmaların bir kırılımı olarak 1990’lı yıllar itibariyle belirmeye başlamıştır.
Bir başka tanımla tıpkı ekoeleştiri gibi ekosinema da kültürel çalışmalar alanına giren doğa varlıklarını, insan-doğa ilişkisinin temsil edilme biçimlerini, bütüncül ekosistem vurgusu ile inceleyen, doğanın ve doğa canlılarının özgül varlıklarının içsel değerine dikkat çeken, ekomerkezci ilkelere dayanan eleştirel bir yöntemdir. Ekosinema biyotik topluluklar arasında insan türünün en üstte yer aldığı geleneksel hiyerarşik anlayışı reddederek “derin ekolojik” bir tutumu benimser. Sinema disiplinini yoğun biçimde etkileyen olgu ve formasyonları; tarihsel materyalizm, rasyonalizm, pragmatizm, kapitalizm vb. ekoeleştirel teknik doğrultusunda çözümler. Bu bağlamda ekosinema “kültürel üretim içerisinde çevrecilik ve doğanın temsil edildiği geleneksel yöntemleri sorgulamaya dayanan yorumlayıcı bir stratejidir. Dahası, bir dizi farklı sanatçı ve yapımcı için bilinçli bir film pratiğinin tanımıdır. Hem filmleri incelemenin bir yolu hem de film metinlerinin üretim pratiklerine etik-çevresel bir yaklaşımdır” (Kääpä, 2014, s.3). Cubitt’e göre (2005, s.4); ekosinemanın bu ekolojik ufku, insanlarla çevreleri arasında kopan bağları onarmaya yönelik içten bir farkındalığı harekete geçirebilir. Filmlerde iş başında olan çevresel ideolojilerin etkileşimini analiz etmeyi, sinemasının çevresel konuları nasıl temsil ettiğini incelemeyi ve filmlerde tasvir edildiği şekliyle insan ve çevre arasındaki ilişkiyi araştırmayı içerir (Ingram, 2010). Ancak ekosinema yaklaşımı sadece bununla sınırlandırılamaz. Bu bakımdan ekosinema filmlerin çevresel duyarlılığı ve sürdürülebilirliği teşvik etme potansiyeline odaklanan bir film üretim, tüketim, dağıtım alanını var etme mücadelesi, iklim kültürünü yaygınlaştırma girişimidir. Ekosinema, tüm bu özellikleri ve kültürel dönüşüm hedefiyle sinema sanatı için de adeta doğanın ve doğa canlılarının kıymetli olduğuna dair adeta bir manifesto niteliğindedir. Doğanın ve doğa canlılarının filmlerde salt estetik duygular uyandıracak haz unsuru olarak malzeme ya da konu edinilmesi durumuna tamamen karşıt argümanlar geliştirerek iklim lehine bir sinema anlayışını tesis etmeyi hedefler (Rust S., Monani S. 2013).
Bu anlayışa göre; anlatılarda doğa ve doğa canlıları başlı başına yaşama ait değerler olarak konu edinilmelidir. Ekosinema yaklaşımına göre pek çok sinema filminde temsil edilen doğa ve doğa canlıları; insanmerkezci bir kurgunun içinde kimi zaman sadece bir manzaraya, şık bir art alana insan hayatının hoş bir eşlikçisine, süsüne, dekoratif oyuncağına indirgenerek sömürülmektedir. Kamera turistik bir gözle doğanın güzelliklerini panoramik olarak peyzaj düzeyine indirgeyerek, izleyicilerin doğayı görsel olarak tüketmesine (consuming gaze) olanak sağlamaktadır (Berila, 2010, s.117-119). Bu estetik haz yakalama ve köpürtme tutkusu da sömürünün ve insanmerkezci algının bir başka tezahürüdür. Adrian Ivakhiv gibi ekoeleştirmenler ise, Brereton gibi; “anaakım sinemada doğanın yüceltilmek, estetize edilmek suretiyle, ekolojik bilincin gelişmesine katkı sağladığını” iddia eden ekoeleştirmenlere güçlü itirazlarda bulunmaya devam etmektedirler. Ivakhiv’e göre; (2013) anaakım sinema aslında doğayı güzelliyor gibi görünerek başka bir sömürü politikasını işletmekte ve başka bir boyuttan doğayı tüketerek, ekosistem algısına zarar vermektedir.
Ekosinema yaklaşımının öncelikli hedefi; toplumları etkileme ve dönüştürme potansiyeli yüksek profilli filmler aracılığıyla ekosistemi onarma faaliyetlerini desteklemek ve bu amaca hizmet eden anlatı unsurlarını yaygınlaştırarak, toplumsal bilincin, farkındalığın ekolojik inşasına katkılar sağlamaktır. Bu bağlamda ekosinemanın genel hattını; tarihsel diyalektik üzerine yeni düşünce kanalları açmak, kalıcı sürdürülebilir sistem yapılarını inşa etmek ve sinemada da ekoloji/ekosistem temelli diyalektik ortamı tesis edebilmek fikri oluşturmaktadır. Dolayısıyla ekosinema, gezegenin paydaşı olduğunun bilincinde olan, bu anlamda aktivizm yönü de bulunan, kültürel alanın önemli bir savunum alanına karşılık gelmektedir. Bu yönüyle sinema endüstrisinde de ekolojik farkındalığı tesis etmek adına etkili bir girişimdir. Öyleyse ekosinema; ekosistem yapısını onarmak ve refahını sürdürülebilir kılmak adına bilinçli, eşitlikçi, her yönüyle adil film pratiğinin tanımıdır (Dinvar Pekşen,2024).
Buradan haraketle sinema filmlerinin benimsediği temsil stratejisinin insanmerkezci mi yoksa ekomerkezci mi ilkelere dayandırıldığı, filmde tasvir edilen doğa canlılarına ilişkin bakış açılarının ne yönde kurgulandığını incelemek adına önemli bir gözlem alanıdır. “Ekofilm eleştirmenleri için sinema ve ekosinema çalışmaları, dünyayı algılamanın farklı bir yolunu, bireysel insan arzularını ahlaki evrenin merkezine yerleştiren insanmerkezci bakışın katı perspektifi dışında görmemizin olanaklarını fark etmemizi sağlar” (Monani ve Cubitt, 2013, s.11).
Ekosinema teriminin ilk kullanımına Roger C. Anderson’ın Ecocinema: A Plan for Preserving Nature [Ekosinema: Doğayı Koruma Planı] adlı kısa eleştiri yazısında rastlanmaktadır. Anderson kirlikle ve doğa tahribatıyla başa çıkılmasına ilişkin mevcutta var olan sistemlerin ve önerilerin pek çoğunun hem radikal hem de uzlaşılması güç ve masraflı süreçler olduğu fikri üzerinde durur. Anderson ekosinemayı şu ifadelerle açıklar; “Sinema filmleri tüm uygun görüntülerin, seslerin ve kokuların bir araya getirileceği, rafine edileceği ve doğanın kendisinden çok daha üstün bir sanat formu üretmek için geliştirileceği belirli özel tiyatrolarda (bunlara ecocinemas denmesini öneriyorum) gösterilmelidir” (Anderson, 1975, s.452). Anderson’ın “doğal, basit, masrafsız ve estetik açıdan da sağlam” olarak ifadelendirdiği bu öneriler ekosistem alanındaki tüm organizmalarının örneklerinin fotoğraflanması, filme alınması ve bunları doğal ortamlara benzeyen simüle edilmiş̧ özel koşullara sahip salonlarda gösterilmesi şeklinde bir dizi düzenleme adımlarını içermektedir. Dijital teknolojilerle uyumlu bir sinema üretim pratiğini içeren bu yaklaşım günümüzdeki VR ve 7D vs. gibi sinema teknolojilerinin başvurduğu artırılmış̧ gerçeklik ilkelerine karşılık gelmektedir. Günümüzde ne filmler ne de filmlerin deneyimlendiği mekanlar/sinema salonları ekolojik bir amaç etrafında tesis edilmiş değildir. Bu nedenle de “ekosinema” ancak 3D, 5D, 7D gibi artırılan gerçeklik boyutları düzeyinde, “eko” bilinci olmadan gelişim gösterebilmiştir (Dinvar Pekşen, 2024, s.135)
Ekosinema terimini Anderson’ın ardından kullanan ilk isim ise Scott MacDonald olur. MacDonald, 2004 yılında yayımlanan Toward an Eco-Cinema [Eko-sinemaya Doğru] adlı makalesinde, ekosinemanın güncel karşılığına ilişkin ilk izlenimlerinden, çeşitli filmleri ekolojik bir yaklaşımla inceleyerek bahseder. MacDonald ekosinema terimini “modern yaşam makinesi içinde bahçe gibi bir şey geleneksel tüketimin edenic (cennetimsi) soluklanma alanı” olarak tanımlar (MacDonald, 2004: 109). 2013 yılında ise MacDonald: “izleyicilere sabır ve farkındalığı modelleyen ve sürekli bilinç niteliği kazandırmak adına; doğal dünyanın bir tasvirini sunan, doğal çevreye bağlılıkla onu derinlemesine takdir eden” sinema deneyimlerini ekosinemanın örnekleri olarak kabul ettiğini belirtir (MacDonald, 2013, s.19).
Ekosinemanın öncü olarak nitelenebilecek ilk çalışmalarında; genellikle avangart, çevre temalı filmlerdeki temsil yapılarına, tarihsel sürecin pek çok evresinden geçerek insana aklına bağımlı/muhtaç bir mertebeye indirgenen doğanın ve doğa canlılarının merkezi fikrine (insanmerkezci-ekomerkezci) odaklanılmıştır. Ancak özellikle ekosistemik sorunların krize dönüşmesi ve derinleşmesiyle eş zamanlı olarak, antropojenik etkilerden sıklıkla bahsedilmeye başlaması, ekosinema yaklaşımının eleştiri materyalinde de bir çeşitlilik ortamının oluşmasının önünü açmıştır (Cubitt,2005, s.4). Özellikle sinema filmlerine ekoloji esaslı yaklaşmak iki temel noktada önemlidir. Sinema yapıtları hem duyularla, duyumsama ile temas halinde olan bir sanat formu, hem de kitlelere bir fikri ekme ve kitleleri harekete geçirebilme potansiyeli de olan son derece güçlü bir kitle iletişim aracıdır. Bu bakımdan sinema anlatıları, edebiyat anlatılarından daha yayılmacı ve daha hızlı reaksiyon alabilme alanına sahiptir. Nitekim ekosinema yaklaşımının gelişmesi ve eleştiri sisteminin şekillenmeye başlaması; 2000’li yıllarla birlikte hem düşünsel hem de pratik olarak aşamalar kaydetmeye devam etmektedir.
2000’li yıllarla birlikle ekosinema alanında; her filme ekolojik hassasiyetler üzerinden bakılabileceği görüşü öne çıkmaya ve akademik çalışmalar nezdinde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Ayrıca bu dönemde ekosinema yaklaşımı, sinema sektörünü var eden diğer unsurların da ekosistem ile ilişkilenme biçiminin eleştirisini kapsamaya başlamıştır. Nitekim ekosinema çatısı altında yalnızca film metinleri değil; film üretim, tüketim ve dağıtım pratikleri, sinema salonları, festivaller, dağıtımcılar, set koşulları, sinemada canlı hakları, hayvan etiği, yurttaşlık, türcülük vb. konular da ekoeleştirel olarak incelenmektedir.
Antropojenik etkiler altında biçimlenmeye devam eden ekosinema; yalnızca film metinlerindeki temsil stratejilerinin, gizil ve açık kod dizgilerinin, işitsel ve görsel anlatının seyirci grubuna ne söylediğinin eleştirel olarak deşifre edilmesinden ibaret değildir. Ekosinema ekoeleştirel karakteristik yapısıyla; filmin tüm süreçlerini inceleyen, filmin ekolojiyle kurduğu temaslara odaklanan, merkez pozisyonu tanımlayan, kültürel alanı ekolojik dikkatler çerçevesinde dönüştürmeyi amaçlayan, bu anlamda aktivizm hedefleri de olan bütüncül bir yaklaşım olarak medya, iletişim, sosyal bilimler alanında dikkat çekmektedir.
Anahtar kelimeler: Ekosinema, Ekofilm, Kültürel Ekoloji, Çevresel Film, Ekoeleştiri.
Kaynakça
Anderson, R. C. (1975). Reflections: ecocinema: a plan for preserving nature. BioScience, 25(7),452-452.
Berila, B. (2010). Environmental justice documentaries and robert redford’s ‘the horse whisperer’ and ‘a river runs through it’, P. W.Maricondi (Editör), Framing the world: explorations in ecocriticism and film,116-132, USA: University of Virginia Press.
Dinvar Pekşen, G. (2024). İklim İletişimi Faaliyetleri: Ekosinema Alanındaki Bilimsel Üretimi Çerçevelemek. İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi (İNİF E-Dergi), 9(2), 129-151. https://doi.org/10.47107/inifedergi.1514758
Ingram, D. (2010). The jukebox in the garden: ecocriticism and American popular music since 1960, Amsterdam- New York: Rodopi.
Ivakhiv, A. (2013). Ecologies of the moving image: cinema, affect, nature. Waterloo: Wilfrid.
Kääpä, P. (2014). Ecology and contemporary Nordic Cinemas: from nation- building to ecocosmopolitanism, İngiltere: Bloomsbury Publishing Inc.
MacDonald, S. (2004). Toward an Eco-Cinema, ISLE: Interdisciplinary Studies in Literature and Environment, N.11, Vol.2, 11.2, 107-132 https://doi.org/10.1093/isle/11.2.107
Macdonald, S. (2013). The ecocinema experience. S. Rust, S. Monani and S. Cubitt (Editörler), Ecocinema theory and practice, 17-41, New York: Routledge.
Rust S., Monani S. (2013). Introduction: cuts to dissolves-defining and situating ecocinema studies. S. Rust, S. Monani and S. Cubitt (Editörler), Ecocinema theory and practice içinde, 1-13, New York: Routledge.